25 Şubat 2024 Pazar

Dönmek?

 

Dönmek, mümkün mü hala dönmek diye çok güzel bir Yeni Türkü şarkısı vardır içime işleyen. Onca yollardan sonra yeniden yollara düşmek diye devam eder. Neresi vatanım neresi toprağım bilmiyorum. Hayatımın değişik bir dönemecinde yine. Yine neresi benim evim bilmiyorum. Göçebelik çok ağır geliyormuş bazen. İnsan kök salmak kök saldığı yerde kalmak istiyormuş. Ne kadar yorucu halbuki sürekli gitmek. O kadar alışmışım ki gitmeye sanki kalsam ihanet edeceğim hayatıma. Belki de bu gidişim daha farklı daha başka. Kök salarcasına ve yine göçercesine başka bir ülkeye. Hani ramak kalır ya bazen  bir şeylere ve hissedersin gideceğini ya da biteceğini. Önünde kocaman bembeyaz bir kitap vardır. Aklınla ve kalbinle kabul ettiğin. Hem vazgeçmişliklerle dolu hem de kabullenmişliklerle. Hem çok korkunç hem de çok heyecanlı.

 Mesela ne zaman yeni hayatımızın ilk günü olur. Bu saniyeden sonrası mı yoksa yarından sonrası mı. Biz göçebelerin yeni hayatları gittiklerinde başlar galiba. Yollar en büyük dostumuz, yol çizgileri ise anılarımızdır. Aklımıza hep gitmek gelir başlamak için yeni bir şeylere. Hep gideriz. Peki ya ne zaman döneriz? Dönmek her zaman geri gelmek midir yoksa bazen hiç gidemeyeceğini bildiğin yerlerden gitmemek midir? Kalbinde taşıdığın, yılların emeğini döktüğün varoluşun hep gitmek için mi var diye soruyorum kendime. Galiba bazılarımızın kaderi bu. Kök salamamak, çok duramamak, bağlanamamak her defasında aslında Behlül gibi kaçmak. Hani uçan balonlar gibi ya da kuşlar gibi ordan oraya uçmak gibi sanki hayat benim gözümde. Bazen hayallerini sorarım insanların nedir sizin en büyük hayaliniz diye kimisi mutlu yuva der kimisi belki bir ev ben hala bulamadım. Sanki her şey benim en büyük hayalim olabilirmiş gibi. Akışta o yolda, yol nereye evrilirse bazen benim için hayat. Ruhumda uçuşan kelebekler gibi sözlerim, dileklerim ve dualarım hep bana geri gelirmiş gibi bütün güzellikler.

 Elbette zor bazen hem gitmek hem de dönmek ya da bazen dönememek. Bir gün birisi bana demişti ki kendime her zaman girmek için bir kapı açık bırakırım. O bir evi için söylemişti bana. Bense hayat için düşünmüştüm. Her zaman açık bir kapı bırakır mıyım kendime acaba? Ya da açık bir kapın var mı hala o eve.

O ev hala o ev mi mesela? Yuva gibi mi? Yuvam orası mı hala, belki de kök salamamam bundandır diyorum bazen. Hep yuvamı aradığım için. Söyle bakalım hangisi hayat?

6 Şubat 2024 Salı

Sessiz, Sade

 

Sessiz, sade.

Bir ömre bedel olmamalıydı bir ayrılık. Yıllar sürmemeliydi bazı şeyler. Yollar bazen bu kadar zor ve sensiz olmamalıydı. Nefes almak için sebep aradığımda soluna yanaşmalıydım. Kalbini hissedip sessizce kalmalıydım orada. Huzuru bulmalıydık birbirimizde. Bir nefes almak bazen bu kadar zor gelmemeliydi. Her cümlen aklımın bir köşesinde kalmamalıydı. Kulaklarım sesini duymalı ellerini tutmalıydı. Bu zorluk bu bütünleşik denklemin çözülemeyen hali bizi harap etmemeliydi. Benim ruhum senin yanında olup beni hiç bırakmamalıydı ve bazı şeyler bu kadar kalbimizi yormamalıydı. Seninle sabahlayarak ders çalıştığımız günler hiç bitmemeliydi. Her anın bedeli sensizlik olmamalıydı. Benim pembe rüyalarımda bir tek sen olmalı o rüyalar hiçbir zaman kabusa dönmemeliydi. Yıllardır uyanamadığımız o karanlık gece…

Ben hala gözleri yaşlı Beylerbeyi’ndeki o kızım. O günde kaldı kalbimin kapalı bir kapısı. Bir türbe gibi hala gidip kapısında ağladığım. Sensiz bir hayatın ne demek olmadığını daha iyi görüyorum artık. Köksüzüm. Ruhumun ait olduğu tek ruh, tek yuva, tek kalp biliyorum ruhun hep burada. Yanımda olduğunu hissettiğim her an kalbin benimle yaşayacak. Bensiz uyandığın her sabah biliyorum beni özlediğini. Seni bensizliğe mahkum ettiğim o gece aslında ben kendimi cezalandırmışım haberim yokmuş. Özür dilerim sevgilim aşkım gururuma yenildiği için. Seninle mücadeleme sensiz devam edebileceğimi sandığım için. Seninle birlikte olup başaramadığım şeyi sensiz başarabileceğimi sandığım için. Hem en güzel kahkahalarım hem de en güzel aşkım.

AKM’nin önünde gözlerine ilk kavuştuğum o gün gitmiyor gözlerimden. Koskoca metroda bile senin kokunu alınca sızlar hala burnumun direği. Bilirim o an sen de beni özlersin. Ne garip şey bu aşk. Yokuluğunu bile hasretle bekleten insana. Sen anlarsın beni. Sen hep anladın beni.

Sen gül güneş doğsun yüreğime.

9 Aralık 2023 Cumartesi

Hiç Yaşamamış Olanlara

 

Acaba gerçekten hiç birşey istemiyor muyuz hayattan? Sadece huzur mu olsun isteriz kalbiminizde ve de hayatımızda. Peki o zaman bunca karmaşa neden? İstedğimizi anlamak, anladığımız şeyin üstüne gitmek, gittiğimiz yerde durmak bu kadar mı zor? Yıllar önce bir kitap okumuştum birinin kendi başına yazdığı özel bir denemeydi. Garip bir deneyimdi benim için onu okumak. Sanki hiç varolmamışım gibiydi. Hayatının sonuna kadar beni hayatında isteyen bir adam neden hiç bundan bahsetmemişti mesela. Köpeği bile varken o hikayede. Ben nerdeydim? Bazı hikayeler mi böyle yoksa aslında yok muyuz? Hepimiz birer hayalden ibaret hikayenin sahneleri miyiz? Her sahnede önceki sahne unutuluyor mu peki bu oyunda? Bir insan bir insanı hiç yokmuş sayabilir mi hayatında? Her insanın ikinci bir şansı var mıdır? İkinci bir hikayesi, ikinci bir hayatı, ikinci bir aşkı olur mu mesela? Bir insan kaç kere aşık olur? Her sabah uyanıp başka yüzlere aşık olabilir miyiz? Zaman su gibi akan bir fizik kuralı aslında. Bir şeyler oluyor ama olmaya devam ederken acaba bizimle bağlantılı o yerde neler yaşanıyor. Kaç kişi bizi düşünüyor. Bizi düşünen insanlarla aynı sahnede miyiz yoksa aynı oyunun farklı odalarında mı? Bana kalırsa aynı sahnede aynı şeyleri paylaşmayan insanlardansa aynı anda birbirini düşünüp konuşan insanlar bu oyunun kahramanı değil mi? Aslında aynı sahneyi onlar hak ediyor. Kaç kişinin aklında siz varsınız şuan? Hayatın akışı içinde kaç kere kaybolup kaç kere kendimizi buluyoruz. Bir insan var gözlerinde kaybolup orda kalmak istediğim. Bazı anlar bazı anılar var hala hafızamda o kadar canlı ki. Gözlerimi kapadığımda hala yaşadığım. Yaşarken bu anı bir daha hatırlamak istediğimi bilip resmen aynen kayda geçirdiğim. Şaşkınız, yorgun ve belki belli zamanlarda çok aşık. Bir gece çok aşıkken bir sabah hissiz ve sanki bütün kitabı atıp yakmış gibi. Biliyorum orda bi yerde beni düşünen birileri var. Her an aklında her an kalbinde her an teninde beni hisseden. Seni tanıyorum çok kalbimde biliyorum. Hissediyorum. Gözlerim dalıp gittiğinde sanki senin sahnende var olmaya başlıyorum. Sanki kalbinde varolmaya devam ediyorum. Bazı hayatlar böyledir ama yokluk gibi. Aslında hep ordasındır ama hiç yoksundur. Hep olduğum kalplere….

14 Temmuz 2023 Cuma

Güzel İzmir

 

Geceye bir şarkı bıraktım bu gece yine.

Sevdam Ağlıyor. Ben bu şarkıyı o kadar çok severim ki bana tatlı hafif rüzgarlı Çeşme gecelerini hatırlatır. Öyle bir şarkıdır ki Çeşme’nin o kalabalık insan bitmeyen temmuz geceleri de bu şarkı da vardır artık insanların şehirlere göç ettiği rüzgârın sertleştiği insani üşüten bir Eylül akşamı da. A benim gözleri görmeyenim derken alırsın Sertab’ın sitemini kalbine dersin ki ne Eylül’müş. Göç etmiş, sitem etmiş. Sonra der ki ne saray ne han sevdam ağlıyor onca kalabalık bu Temmuz’da sensiz geçen her saniye. Bilmem bilir misiniz Yıldızburnu’nun güzelliğini akşamları güneş batarken o tatlı pembeliğini sonra akşam o gece denize düşmüş yakamozların parlaklığını. Bilmiyorsanız gidin. Çeşme böyledir. Alaçatı olmasa daha çekilir eminim ki. Ne kalabalıktır şimdi. Eylül’de daha güzeldir ama akşamları rüzgârla üşürken kollarınız sevgiliniz sarıldığında gelen o tatlı sıcaklık size iyi gelir. Yaralarınızı sarar. Ben de böyleyimdir işte. Ne İstanbulluyumdur ne de İzmirli ama her ekimde İstanbul’u özlerken her temmuzda da İzmir’i canım çeker. İzmir çok başka bir memlekettir mesela. Her İzmirli için dünyanın başkenti orasıdır. Oradan daha güzel bir yer yoktur hatta İzmir, dünyada cennetin ta kendisidir. Biz dünyalılar bunu pek anlamasak da bir İzmirliden dinleyin siz orayı. Aşık olmadığınız tek taşı kalmaz ya da hayran olmadığınız. Neyse ben galiba yine İzmir’i özledim. Karşıyaka’ya vapurla geçerken garip şeyler anlatan seyyar satıcıları dinlemeyi, Göztepe mi Karşıyaka mı kavgasında Karşıyakalıların aslında İzmirli olmadığını savunmayı sonra fuarda kutlanan bir 9 Eylül kutlamasında elimde biramla konser dinlemeyi kafaları bulmuşken ayıla bayıla Alsancak’ta gezmeyi…

İzmir’e dair ne çok şey varmış halbuki özlediğim yazana kadar ben de bilmiyordum. İzmiri bir İzmirlilerden bir de benden dinleyin desem yeri olmuş sanki. Boyosunu bile mi özler insan? Özlermiş demekki. Neyse birkaç gün sonra biz biraz artık kavuşalım İzmir. Biraz hasret giderelim. En son üç sene önce gelmişim ben sana daha çok gelirim diyordum her yaz İzmir’de olurum diyordum demekle olmuyormuş ya meğer.

Şimdi önce rakı koymalı sonra da bir Ege’ye dönüp lodosu içine çekmeli sonra bir Yıldızburnu gecesinde yakamozları seyrederken hayallere dalmalı…

 

 

18 Haziran 2023 Pazar

Babalar Günü

 

Bugün babalar günü…

Benim için hem çok anlamı olan hem de kalbimde çok derin bir acı bırakan bir gün. Şükür ki konu babam değil. Baba olan bir baba. Yüreğimin bir köşesinde hep babalar gününü kutladığım bir baba. Her zerresine hayran olduğum hayran oldukça sevdiğim sevdikçe güzelleştiğim güzelleştikçe daha çok sevdiğim o adam. Bir babalar gününde gardımı indirip kendimi bıraktığım o gün.

 Hayatımızın geri kalanının ilk günü sanıyorduk o günü. Meğer,  geri kalanından daha özlem dolu daha hüzün dolu kalbimizi paramparça edecek o günlerin başlangıcıymış bilemedik. Böyle olacağını bilsem yine kutlar mıydım? Koşar mıydım sana bütün benliğimle? Biliyorsun zaten cevap vermeme gerek bile yok.

Hayatımın geri kalanının ilk günü her şeyden daha mutlu olduğum gündü o gün. Yeni evimizde yeni hayatımızda yepyeni anılarımız vardı bizim. Yuvamız vardı. Her sabah her akşam her an huzurla doldurduğumuz. Yeri gelip kavgalarımızla inlettiğimiz yeri gelip kahkahalarımızdan dinlettiğimiz. Geri kalan hayatımızın ilk günü çok güzeldi. Bir gün ama bir gün bile pişmanlık duymadığım en güzel hatalarımın ilk günüydü o gün.  Şarkılar tuttum bu gece yine sol gözümde bir damla yaşımla sen aklıma geldikçe akan. Yazmak da yetmiyor bazen. Hala bilirim ki kalbime saplanan ok gibi o gözyaşlarım. Her şey değişti. Ama o babalar günü hala kalbimde.   

Kulağımda Teoman ‘ın Bana Öyle Bakma şarkısı vardı. Sonra eve geldim. Ruh gibiydim. Akşama doğruydu. Düşünmedim bile sadece dedim ki… Babalar günün kutlu olsun.

Babalar günün kutlu olsun her haline hayran olduğum baba. 

2 Nisan 2023 Pazar

Üvercinka

 

Her zaman inanmışımdır kelimelerin gücüne. Ne yaşarsak yaşayalım onu çağırdığımızı biliriz biz insan evlatları olarak. Her kelimenin altında yatan binlerce sır olduğunu bilmek ve hep ilk aklımıza gelen şeyi anlamak da bize özgüdür aslında. İnsan ne çok şey bilir ne çok susar aslında. Bunun için de şarkılar, şiirler yazar. Kitaplar, romanlar ne güçlüdür kelimeler. Tıpkı bir Cemal Süreyya şiiri gibi.

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar

Tutsalar susturacaklar kelimeleri, susturacaklar hayalleri, susturacaklar rüyalarımızı. Dün daha birine sordum hayallerin nedir diye. Hayali yoktu. Tıpkı bir zamanlar aldığım bir cevabı hatırlattı bana. “Ben hayal kurmam “ demişti. Bense hayal deyince rengârenk balonlar görüyorum. Bir bahçede oturmuşum rengarenk çiçekler ve dostlarım, ailem sevdiklerim orada. Bir masadayız. Çin fenerleri ağaçların dallarında ağaçların meyveleriyle birlikte salınıyor. Masanın bir başından bir başına güzel sohbetler, kahkahalar yayılıyor. Herkese kendi ellerimle yaptığım yemekleri sunuyorum. Yemek konusunda kabul edelim çok başarılı sayılmam ama olsun. Ayıp olmasın diye de olsa beğeniyorlar. Kelimeler diyorum orada ben bugünü hep hayal ettim. Bembeyaz bir elbise ve yaz rüzgârlarıyla hafifleyen yüklerimiz. Sevgi var orda başlı başına sevgi yüklü bir gece yaşıyoruz. Aşklar haber veriliyor, yeni bebek haberleri alıyoruz evlilikleri, nişanları kutluyoruz en önemlisi de ne biliyor musun yaşamayı kutluyoruz. Öyle keyifli yani her şey orda kimse üzgün değil. Mutluluk her zaman mükemmel bir seçenek olarak bizi bekliyor. Görmesini bilen gözlerle bakmak gerek.

 Hayal kurun. Yazın. Konuşun. Hayat hiç üzmesin o küçük kalplerimizi. Bugün gördüğüm bir şey beni o kadar güzel etkiledi ki. Yeni evlenen bir arkadaşım eşinin doğum gününü onun 4 yaşındaki bir fotoğrafıyla kutlamış. Böyle insanlar olsun herkesin hayatında. Sevmeyi bilen. Korkmadan dile getiren ve size çiçek açtıran. Hiçbir çiçek iklimi olmayan yerde büyümez. Hiçbir iklim zorla bir çiçeği açtıramaz. Sevgi insanın iklimidir. Söylenen her söz yağmuru ve suyudur ruhun. Şarkılar, şiirler o yüzden her yüzyılda kıymetlidir. Ruhu doymayan hiçbir beden ışık saçmaz etrafına. Karanlıklar içinde kaybolur. İlgisiz kalmış her şey ölmeye yüz tutar ve her zaman en çok ilgilenen kazanır.

  Kendinizle ilgilenin, sevin, büyütün ve sarılın. İlk aşkınızı düşünün mesela. Heyecanlarınızı, karnınızda açan kelebekleri ve sevgiye aşka doyduğunuz o günleri. Hayatın bu kadar kısalığında yanınızdaki insana sevgiyle bakın. Öfkeyle değil. Sizi kıranları ise çıkarın ordan. Kalmak isteyen zaten kalır.

 Her seçim kendi doğrularını doğurur. Yaşamayı unutmayın. Güzel sofralarda oturun. Hayaller kurun. Gerçek olduğunu göreceksiniz.

Sevgi’yle kalın.

16 Aralık 2022 Cuma

So High

 

Hadi bu gecenin şakısı da Fredrica Stahl- So high olsun…

Son zamanlardaki zorlukları düşündükçe gerçekten festival gibi geliyor tınısı ve sözleri. Bazı zamanlar zor geçer insan için biter mi dersin gözlerini kapatırsın bir rüya olmasını dilersin ve bir gün gelir biter.

Yıldızlar mı gökyüzü mü nedendir sebebi bilmiyorum çok zorladı beni insanlar.

Anlaşmak çok zor olmamalı gülümsemekle iki tatlı kelamla çözebilmeliyiz bir şeyleri. Sevgi, saygı ve hoşgörüyle yürütebilmeliyiz hayatımızı.

 Son zamanlarda çok garip hislerim.  Bazen küsüyorum herkese bazen de diyorum ki sen yine de sev kızım bu dünyayı. Sevmeye kahkahalar atmaya geldim. Kızıma da söyleyeceğim şey bu olacak. Gül diyeceğim Dolunay’ım. Kahkaha at herkese inat, her şeye inat. Bu hayatı sana annen yollarına güller dökerek sundu. Yeri geldi dikenler elime battı kızım. Üzüldüm, sevindim, aşık oldum ama sonunda öğrendim ki en önemlisi olduğun gibi mutlu olmak.

 Safran sarısı saçların, eğer annene çekerse yeşil gözlerinle gel dünyama ışık ol.

 Biliyorum zor da olsa sen elimi tuttuğunda bitecek her şey.

Sen geldiğinde kızım anlayacağım ki bu hayatta en büyük güç sevmek ve sevilmek.

Bu da geceye bıraktığım dileğim olsun o zaman. Biran önce gel kızım ama önce babanı getirJ